iletişim
umit@umitalan.net
twitter.com/umitalan
Çarşamba, Aralık 23, 2009
İNSANI 'HAYATA DÖNDÜREN' KÖŞE YAZARLARI
BUGÜNKÜ BİRGÜN YAZIM TASTAMAM AŞAĞIDA:
Köşe yazarı dediğiniz devlet gibidir bazen. Orantısız bir güçle de olsa kucaklar halkını. Hayata döndürür ve şefkat gösterir. 19 Aralık 2000 tarihinde devletimizin ironik bir şekilde adını ‘Hayata Dönüş’ Operasyonu olarak koyduğu operasyonun sonrasında da öyle olmuştu.
Geçtiğimiz cumartesi, operasyonun 9. Yıldönümüydü. Bugüne kadar medyanın operasyondaki devlet yanlısı tavrıyla ilgili yazılar okuduk. Bugün Hürriyet’te “demokrasi dersleri veren” Mehmet Y. Yılmaz’ın yönettiği Milliyet gazetesinin “Sahte oruç, kanlı iftar” başlığı, bu tavrı özetler. Peki dönemin köşe yazarları ne alemdeydi? Acaba köşe yazarlarımız, ‘hayata dönüş’e nasıl katkılar sağladı?
ERTUĞRUL ÖZKÖK
Operasyonun ertesi günü en ürpertici satırlar Ertuğrul Özkök’ün yazısında gizliydi. “Adalet Bakanı’nın insancıl bütün yolları denemediği söylenemez” diyerek 30’u tutuklu, 32 kişinin ölmesini neredeyse meşru kılıyordu. Ertesi gün ise, devletin çok önemli bir psikolojik adım attığını belirtiyordu. Özkök’ün insanın kanını donduran bu satırlarından sonra, devlet Allah için psikolojik bir adım atmış diyoruz, bir de fizyolojik adım atsaydı acaba kaç kişi ölürdü?
CÜNEYT ÜLSEVER
Operasyonda devlete desteğini en açık şekilde ifade eden yazarlardan biri de Cüneyt Ülsever’di. Bakınız insanların diri diri yakıldığı, çatıların delinip duvarların yıkıldığı operasyona desteğini nasıl ifade etmişti Ülsever: “Adalet Bakanlığı'nı, İçişleri Bakanlığı'nı, askeri güçleri bu operasyonda gösterdikleri dirayet, sevk ve idare becerisi ve fedakárlık nedeniyle hem kutluyor, hem de vatandaşa nihayet devletin varlığını hissettirdikleri için kendilerine teşekkür ediyorum.”
GÜNGÖR MENGİ
Operasyonun ardından aynı zamanda Sabah gazetesinin görüşünü de dillendiren Güngör Mengi, “Dün sabah girişilen harekât, Adalet Bakanı'nın dediği gibi "insan hayatını kurtarma operasyonu"dur.” diyerek önce devleti destekledi. Yazısının sonlarına doğru ise “devleti gecikmeden sorumlu tuttu.”
GÜNERİ CİVAOĞLU
Güneri Civaoğlu da devlete sonsuz desteğini açıklayan yazarlardan biriydi. Operasyonu Kıbrıs Barış Harekatı’na benzeterek Ecevit’in kararlılığına övgü mü istersiniz, mümkün olduğunca az kan aktığını yazmasını mı istersiniz, yoksa müdahalenin insani ölçütler göz önünde bulundurularak gerçekleştiğinden söz etmesini mi istersiniz? 12 Eylül sonrası yazılarıyla da iyi bildiğimiz Civaoğlu, her zamanki kadar şeffaftı anlayacağınız. Odasının şeffaflığından iktidarla nasıl içli dışlı olduğu belli oluyordu yine.
EMİN ÇÖLAŞAN
Bugün bir yerlerde halkın yazarı diye yüceltilen Emin Çölaşan’ın muhtemelen halktan saymadığı insanların ölümü karşısındaki tavrı da tüyler ürpertici. O dönemde bu insanları kurtarmak için çırpınan aydınlara, “insan hakları soytarıları” diyor ve onları vatan millet düşmanlığıyla suçluyordu. Mahkumları devletin değil, örgüt liderlerinin yaktığından ise adı gibi emindi. Zaten kendisi, 12 Eylül sonrasında cezaevlerinin güllük gülistanlık halinden söz açan bir yazı dizisine imza atacak kadar ‘büyük gazeteciydi.’
GERÇEKLER ZAMAN’LA ANLAŞILIR
Bugün demokrasi havarisi kesilen Zaman gazetesi ve yazarlarına da bir ufak parantez açmak gerek. Operasyonu ölüm oruçlarıyla dalga geçerek “Sahur Operasyonu” diye niteleyen Zaman gazetesi, tıpkı Sivas Katliamı’nı Madımak Oteli’nde çıkan yangın diye aktardığı gibi, burada da mahkumların kendi kendini yaktığını yazıyordu. Yazarlarından Tamer Korkmaz ve İlnur Çevik, operasyonu destekliyor ve geciktiğini kaydediyorlardı. Ahmet Turan Alkan ise öldüren değil, öldürülene dair analize girişiyor, Marksist eylem literatüründe ölümü yüceltmekten filan söz ediyordu.
Okuduğunuz üzre, medyamız ve köşe yazarlarımız, adeta operasyonu yürüten bir Sadettin Tantan kararlılığıyla sıraya dizildiler o günlerde. Bir çok tutuklu aksini söylerken, onlar kendi kendinizi yaktınız diye ısrarcı oldular. Tıpkı devlet gibi, ‘hayata döndürdü’ler. Unutmak mümkün değil. Unutmak affetmektir, unutamıyorum zaten. Belki, Köşe Vuruşu filan, yani bu köşe, sırf bu yüzden.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Etiketler
Birgün Yazıları
(45)
Köşe Vuruşu
(45)
Yeni Söz Yazıları
(11)
Röportaj
(2)
Tuzla Tersanaleri
(2)
İşçi Ölümleri
(2)
AKP
(1)
Arundathi Roy
(1)
Can Dündar
(1)
Darbe
(1)
Ece Temelkuran
(1)
Edward Said
(1)
Ergenekon Operasyonu
(1)
Gazze
(1)
Mustafa
(1)
Mustafa Kemal Atatürk
(1)
Radikal Yazıları
(1)
S
(1)
Savaş
(1)
Sosyal Güvenlik
(1)
Tuzla
(1)
Ufuk Uras
(1)
belgesel
(1)
istanbul
(1)
işsizlik
(1)
kot taşlama
(1)
sermaye
(1)
sol
(1)
taşlanmış kota boykot
(1)
toplumsal paranoya
(1)
yoksulluk
(1)
Çocuk İşçiler
(1)
örgütlenme
(1)
üçüncü köprü
(1)
üçüncü köprü yerine yaşam platformu
(1)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder