iletişim
umit@umitalan.net
twitter.com/umitalan
Çarşamba, Kasım 18, 2009
SALDIRAY ABİ KÖŞE YAZARI OLSAYDI...
BU HAFTAKI BİRGÜN YAZIMIN TAMAMI AŞAĞIDA:
Açık yazayım, Hıncal Uluç’un Ayşe Arman’a verdiği üniforma fantezili röportajın üzerine çıkılamayacağını düşünürdüm. Hıncal Uluç’un her şeyi meşru kılan “Hıncal Abi” payesine dayanan özgüveniyle bu konuda zirveyi gördüğüne emindim. Ancak Taraf’ın bıçkın delikanlısı, Habertürk’e verdiği röportajla arayı kapatıverdi. Rasim Ozan Kütahyalı’nın şöhret hırsı hakikaten korkutucuymuş. Demokrasi mücahitliğiyle başlayan maceranın Helin Avşar’ın bacaklarında nihayetlenmesi, köşe yazarlığı piyasasındaki çılgınca rekabetin boyutlarını gösteriyor öte yandan.
Hayır, madem ki, böyle bir işe kalkışıldı, Esquire, Boxer, Cosmopolitan gibi dergilerdeki estetik fotoğraf tadı yakalanabilirdi pekala. Şimdi durup dururken 80’li yılların Stüdyo Erol tadını hatırlatmanın ne manası vardı ki? Artık ciddiye alınmadığını fark etmiş olacak ki, yakayı bağrı açıp, ucuz erotizme yaslanırsam belki söylediklerim de konuşulur diye düşünmüş olmalı. Ama yine başarısız oldu. Röportajdan geriye hazretin göğüs kılları kaldı. Ancak röportajdaki kimi fikirleri ön plana çıkarmak gibi bir derdi varsa ona daha seksi fotoğraflar önermek isterim.
‘70’LERDEKİ GENÇLER HASTALIKLIYDI’
Rasim Ozan Kütahyalı’nın ‘büyük Türk gazetecisi’ Helin Avşar’a verdiği röportajın başlıklarından biri bu. Kütahyalı, 70’lerin idealist gençlerine nazaran şimdiki gençleri daha sağlıklı buluyormuş. Bu fikrini sağlıklı bulduğu apolitik genç kızlar tarafından şehvetle kovalanıp denize dökülürken fotoğraflayabilirdi pekala. Bir zamanın gençleri Amerikan askerlerini denize dökerken, şimdiki gençler de benim gibilerin peşinde, bakın ne kadar güzel demenin kolay bir yolu olabilirdi bu. Kütahyalı’nın kafasındaki Helin Avşar tarzı Türk genci idealini daha iyi görselleştirebilirdi bu fotoğraf. Düşünsenize Helin Avşar gibi yüzlerce genç kız, ‘zamanınımızın kahramanı’ Kütahyalı’yı kovalıyor ve Kütahyalı ellerinden denize atlayarak kurtuluyor. ‘Tam da çılgın seks yapan kadın severim’ diyen yazarın hayalindeki Türkiye’ye yakışan bir fotoğraf olmaz mıydı?
‘GÜLEN HAREKETİ İÇİNDEKİ SAHTEKARLAR’
Rasim Ozan Kütahyalı’nın Fettullah Gülen cemaatine mensup olduğu da sık sık iddia edilir. Helin Avşar da sanıyorum bu iddialardan yola çıkarak Gülen hareketiyle ilgili bir soru sormuş Kütahyalı’ya. Kütahyalı ise “arkadaş iyi de çevresi kötü” gibisinden bir cevap vermiş bu soruya. Gülen hareketinin içinde özgürlükçü insanlar olduğu gibi eyyamcı ve sahtekar insanların arttığından dem vurmuş. Bu sahtekarları ‘gerekirse’ isim isim yazacağını iddia etmiş hatta. Buradaki ‘gerekirse’ vurgusuna takıldım şahsen. Hani korkusuzduk, gözümüz kapalı orduya bile girişiyorduk, hani özgürlük çarpıntı yapıyordu? Eğer röportajı, kendisinin Helin Avşar’ın bacaklarını okşayan fotoğrafları yerine ‘gerekirse’ isimlerini yazacağı o ‘sahtekarlar’ın fotoğraflarıyla süsleseydi, eminim daha çok dikkat çekerdi.
MÜKEMMEL ORDU İDEALİ
Kütahyalı bu röportajda ‘güçlü ve dinamik ordu’ idealinden de bahsetmiş. Türkiye’de devletin bir ordusunun değil, ordunun bir devleti olduğu gibi aslen kendisine ait olmayan haklı bir teze atıfta bulunarak yapmış bunu. Ancak bu arada “ben ordumu severim”, “sevdiğim için eleştiriyorum” gibi çevir kazı yanmasın hamlelerine ne demeli? Hangi orduyu sevdiğini sormak isterim kendisine? 12 Eylül’dekini mi? Cevabını bilemem ama ‘güçlü ve dinamik ordu’ hayalini üniforma fantezili bir fotoğrafla desteklese daha iyi anlatırdı sanki. Gerçi Hıncal Uluç bir benzerini yaptı ama olsun.
90’ların efsane TV dizisi bir Demet Tiyatro’yu hatırlayanlar Saldıray Abi’yi de iyi hatırlar. Kadınlara karşı aşırı ilgisi olan bu karakter, Züleyha ile sevişme hayaline bir türlü ulaşamaz ve sık sık komik duruma düşerdi. Yazarlıklarına sola ve sol geleneğe saldırmak ve başarısız olmak üzerine kurmuş kimi köşe yazarlarını da Saldıray Abi’ye benzetiyordum açıkçası. Rasim Ozan Kütahyalı’nın son röportajı kafamdaki imgeyi biraz daha netleştirdi. Eğer Saldıray Abi köşe yazarı olsaydı, herhalde sola saldırarak prim yapmaya çalışan köşe yazarlarına benzerdi. En az onlar kadar komik olurdu. ‘Yalanım varsa, şuradan şuraya sevişmek nasip olmasın!’
Yazinin BirGün sayfası için tıklayın
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Etiketler
Birgün Yazıları
(45)
Köşe Vuruşu
(45)
Yeni Söz Yazıları
(11)
Röportaj
(2)
Tuzla Tersanaleri
(2)
İşçi Ölümleri
(2)
AKP
(1)
Arundathi Roy
(1)
Can Dündar
(1)
Darbe
(1)
Ece Temelkuran
(1)
Edward Said
(1)
Ergenekon Operasyonu
(1)
Gazze
(1)
Mustafa
(1)
Mustafa Kemal Atatürk
(1)
Radikal Yazıları
(1)
S
(1)
Savaş
(1)
Sosyal Güvenlik
(1)
Tuzla
(1)
Ufuk Uras
(1)
belgesel
(1)
istanbul
(1)
işsizlik
(1)
kot taşlama
(1)
sermaye
(1)
sol
(1)
taşlanmış kota boykot
(1)
toplumsal paranoya
(1)
yoksulluk
(1)
Çocuk İşçiler
(1)
örgütlenme
(1)
üçüncü köprü
(1)
üçüncü köprü yerine yaşam platformu
(1)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder