iletişim
umit@umitalan.net
twitter.com/umitalan
Çarşamba, Mart 24, 2010
KÖŞELERİ YAZSAM DİZİ OLURDU
BUGÜNKÜ BİRGÜN YAZIM TASTAMAM AŞAĞIDA:
Hürriyet’le inşa ettiği gazetecilik türünün adını ‘sit-com gazeteciliği’ koymuştu vaktiyle Ertuğrul Özkök. Bu tanım üzerine en güzel yorum da Umur Talu’dan gelmişti bir televizyon programında. Özkök’ün sit-com filan gibi isimler koyarak kendi gazetecilik zaafının bir teorisini yaptığını söylemişti Talu. Kolay haberciliğin bir sonucuydu sit-com. Sıradan haberleri allayıp pullamak ya da gazetecinin bizzat kendisinin haber olması yetiyordu bu gazetecilik türü için.
Ertuğrul Özkök, kendi teorisini sit-com diyerek daraltsa da, aslında bu aralar köşelerde yaşananlar bildiğiniz dizi film formatında. Komedi de var dram da, aşk da var ihanet de. Artık manzara sit-com’un da ötesinde. Köşelerdeki hangi olay, hangi diziyi çağrıştırıyor. Hepsi, hemen şimdi Köşe Vuruşu’nda…
İHANET ONLARI AYIRDI
Her şey Başbakan’ın, Türkiye’de kaçak çalışan Ermenileri kovma tehdidiyle başladı. Buna yandaşlığıyla bilinen bazı köşe yazarları bile isyan etti. Onların isyanı üzerine Başbakan, eski dostlukları unutup “Siz kimin avukatısınız?” diye gürledi. Mevzubahis köşe yazarlarına göre bu bir ihanetti. Köşe yazıları havada uçuştu. Buraya kadar yaşananların hangi diziyi anımsattığını çıkaramadıysanız ben yazayım: Ezel… Özellikle Cengiz Çandar’ın “Başbakan’a sorular” ve “Kimin mi avukatıyım?” başlıklı son iki yazısını okumuşsanız söylediğimi daha iyi anlayacaksınız. Mealen, biz en zor zamanlarında yanında durduk, senin şu yaptığın ihanete bak, diyor Cengiz Çandar. Tahminimce onun kadar kırgın birkaç kişi daha var. Ezel dizisinin sloganı; “ihanet onları ayırdı, intikam birleştirecek” şeklinde. Bakalım dizinin ilerleyen bölümlerinde neler olacak? İntikam mı alınacak, barış mı sağlanacak? Her ne kadar uluslararası literatürde Amca diye anılsa da senaryo gereği Dayı yapacağımız Sam Dayı, daha ne kadar sessiz kalacak? Yani anlayacağınız gerilim giderek tırmanıyor sevgili izleyiciler.
DURUN, SİZ KARDEŞSİNİZ!
Geçen haftanın en ilginç olaylarından biri de Star gazetesi köşe yazarı Şamil Tayyar ile Sabah gazetesi arasındaki tartışmaydı. Şamil Tayyar, Sabah’ı son Fadime Şahin haberlerinden yola çıkarak, Veli Küçük ve JİTEM hakkındaki iddiaları çürütmeye çalışmakla suçladı. Sabah gazetesi ise Medyatava aracılığıyla yaptığı özel açıklamayla Şamil Tayyar’a çok sert çıktı. Özetle, “bırak bu hezeyanları, bizi Ergenekoncuları aklamakla suçlayamazsın” dediler. Tartışmaya bakınca “Durun, siz kardeşsiniz!” demek geliyor insanın içinden. Yandaş medyanın bu iki cephesinin birbirine düşmesi, Yaprak Dökümü’ndeki Ali Rıza Bey’in çocuklarının birbirine düşmesine benziyor. “Hangimiz daha fazla Ergenekon karşıtıyız?”dan çıkan tartışma, saadet dolu bir yuvayı yıkıma götürüyor. Sanki sonbahar yaklaşıyor.
AŞK ÇOK KİŞİLİKTİR
Geçtiğimiz hafta köşelerde dikkat çeken bir başka tartışma ise iki eski dost arasında Hıncal Uluç ve Haşmet Babaoğlu arasında patlak verdi. Bir zamanlar Yaşamdan Dakikalar’da birbirlerine şiir okuyacak denli yaşanmışlıkları olan bu iki eski dost, şimdi “aşkın kaç kişilik olduğu?” gibi soyut bir kavram üzerinden atışıyorlar. Bir taraf, Aşk-ı Memnu’daki Ednan Bey gibi aşkın hâlâ iki kişilik olduğunu savunurken, diğer taraf, “Hayır efendim aşk tek kişiliktir” kime olursa olsun kişi kendi başına yaşar diyor Bihter bencilliğiyle. Şiirler, aforizmalar havada uçuşuyor, taraflar bir türlü uzlaşamıyor. Aşk-ı Memnu’ya bakarsanız Ednan Bey, Bihter, Behlül, Nihal, Matmazel, Beşir vs. derken bayağı kalabalık bir aşk yekünü çıkıyor. Bu yüzden tartışmaya değmez diyorum bu iki usta köşeciye. Aşk kalabalıktır. Ama siz gelin ortada buluşun, aşk 1,5 kişiliktir üzerinde uzlaşın diye ekliyorum. Sonra da bir ocakbaşı restorana gidip 1,5 Adana üzerine künefe ile kutlayın bu barışmayı.
Gördüğünüz üzre sit-com’un çok ötesinde senaryo çeşitliliği var köşelerde. Yani yerimiz olsa her diziye eşdeğer bir köşe mevzusu bulabiliriz. Yani özetle, köşeleri yazsak dizi olur bir nevi. Hem de nasıl olur biliyor musunuz? Rating rekorlarını altüst edercesine.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Etiketler
Birgün Yazıları
(45)
Köşe Vuruşu
(45)
Yeni Söz Yazıları
(11)
Röportaj
(2)
Tuzla Tersanaleri
(2)
İşçi Ölümleri
(2)
AKP
(1)
Arundathi Roy
(1)
Can Dündar
(1)
Darbe
(1)
Ece Temelkuran
(1)
Edward Said
(1)
Ergenekon Operasyonu
(1)
Gazze
(1)
Mustafa
(1)
Mustafa Kemal Atatürk
(1)
Radikal Yazıları
(1)
S
(1)
Savaş
(1)
Sosyal Güvenlik
(1)
Tuzla
(1)
Ufuk Uras
(1)
belgesel
(1)
istanbul
(1)
işsizlik
(1)
kot taşlama
(1)
sermaye
(1)
sol
(1)
taşlanmış kota boykot
(1)
toplumsal paranoya
(1)
yoksulluk
(1)
Çocuk İşçiler
(1)
örgütlenme
(1)
üçüncü köprü
(1)
üçüncü köprü yerine yaşam platformu
(1)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder