iletişim

umit@umitalan.net
twitter.com/umitalan

Çarşamba, Şubat 24, 2010

GAZETECİLİĞİ HANGİ 'KÖŞE'YE SAKLADINIZ?



BUGÜNKÜ BİRGÜN YAZIM:
Marketing Türkiye’nin Estima Araştırma’ya yaptırdığı, Medyatava’nın da manşete taşıdığı “Medyaya duyulan güven araştırması”nın sonuçları çok çarpıcı. Zaten Medyatava da araştırmayı haberleştirirken “medya sektörünü epey karıştıracağa benziyor” yorumunu yapmış.
Evet, normal bir ülkede eğer halkın %63.3’ü medyadaki bazı gündem maddelerinin doğruluğuna inanmıyorsa, %69.3’ü medyanın bilinçli olarak bilgi kirliliği yarattığına inanıyorsa o ülkenin medyası karışır. Ancak bizim ülkemizde böyle olmadı. Baş döndürücü hızla değişen gündemin şehvetine kapılan medya, bu araştırmanın sonuçlarıyla ilgilenmedi. Demek ki, yine araştırmadan çıkan sonuca göre halkın %35.5’inin medyanın gündemini takip etmekten vazgeçmesi, hiç boşuna değildi. Zira medya, halkın gündemini takip etmekten zaten çoktan vazgeçmişti.
Halkın medyaya olan güvensizliğinin artmasının pek çok nedeni olabilir. Bana kalırsa bunlardan en önemlisi, muhabirlik ya da klasik anlamıyla gazetecilik karşısında köşe yazarlığının bu denli yükselmesi. Acaba, köşe yazarlarının bu güvensizlikte nasıl bir rölü var?

BİLGİ YETERSİZLİĞİ
Ergenekon davasının seyir şeklinin ülkede büyük bir kutuplaşma yarattığı malum. Bu kutuplaşma da ortadaki yetersiz bilginin farklı yorumlarını beraberinde getirdi. Haberlerin neredeyse yorum niteliği kazandığı ortamda köşe yazarları da yorumun yorumunu yapan adamlar haline geldi. Bu açıdan, BirGün’den köşe yazarı arkadaşım Özgür Mumcu’nun 19 Şubat tarihli yazısının satır aralarını iyi okumakta fayda var. Ortada henüz ‘maddi gerçek’ bile yokken, ‘ gün yorum günü değil’ gazetecilik günüdür demiş Özgür ve köşe yazarlarının değil, muhabirlerin öneminin anlaşılacağı bir dönemde olduğumuzu vurgulamış. Haberin olmadığı yerde köşe yazarının Abdurrahman Çelebi olması şaşırtıcı değil. Son iki dünya kupasına katılamayacak kadar futbolu kısır bir ülkede bu kadar futbol yorumcusunun olması kadar olağan bir durum artık bu.

DEMODE GAZETECİLİK
Bu yıl törenler ve övgülerle emekli edilen Hürriyet’in ‘efsanevi’ genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök eseriyle ne kadar gururlansa az. Çünkü çok değil, bundan 5-6 yıl önce Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi tipi gazeteciliği demode ilan edip, yeni kuşakların onları örnek almasını çağdışı bulmuştu kendisi. Hal böyle olunca bir zamanların amiral gemisi Hürriyet’le bugün iflas etmiş ‘sakat gazetecilik’ tarzını inşa etti Özkök ve şürekâsı. Bugün ortada sosyetik bir restoranda yediği yemeğin yağ oranını bile mesele edip, Ergenekon gibi kritik bir süreçte ‘maddi gerçeği’ mesele etmeyen ‘gazeteci’ler dolaşıyorsa, bu sit-com’un Türk medyasına güzide bir katkısıdır. Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi yerine, Ertuğrul Özkök ve benzerlerini örnek alan ‘çağdaş’ gençlerin başarısıdır.

YANDAŞ MEDYA İŞİN BAHANESİ
Hiç yandaş medyaydı, iktidar özgür medyayı susturuyordu bahanelerine sığınmayalım. Siz ‘haber’ denilen olguyu öldürüp yerine yorum koyar, muhabiri önemsizleştirip aslen bir yorumcu olan köşe yazarını yüceltirseniz, birileri gelir bunu kendi çıkarlarına hizmet eder hale getiriverir. Bir yerlerden servis edilen bilginin araştırılmadan, kaynağının güvenilirliği sorgulanmadan haber diye sunulması da işte böyle medyaya güvensizlik yaratır. Yani bugün aradığımız tüm soruların cevabı, elbirliğiyle yok edilen araştırmacı gazeteciliktedir. İktidar medya üzerinde baskı kurdu bahanesi, siz ortamını yaratırsanız elbette kurar diye çürütülmelidir.

KUŞAĞIM ADINA SORUYORUM?
Bu konuyu birkaç kez tekrarlamış olabilirim. Ama zaten kimi zaman mizahın sınırlarına çektiğim Köşe Vuruşu’nun varoluş sebebi bu. Onun için ne kadar tekrarlasam az. Çünkü, demode ilan edilen o gazeteciliği bir çocukluk hatırası olarak hatırlayıp arşivlerde yad ediyorsam kuşağım adına bunu sormaya hakkım var. Başbakanın kahvaltısına gitmeyen sanatçıları nezaketsizlikle suçlayıp onlara sanatçılık öğretmeye kalkan bu Akif Beki’lerin nasıl yaratıldığını sormaya hakkım var? Çünkü, o gazeteciliği bu ‘köşe’lere saklayan insanlar hâlâ gözümüzün önünde. Hatta iktidarın medyaya baskı uyguladığını söyleyip mağdur gazeteci pozları bile takınıyorlar. Yandaş medya bir sonuçtur. Ben asıl nedenlerine soruyorum? Hangi köşeye sakladınız gazeteciliği? Bulamıyor musunuz? O zaman o köşelere, kaldıysa sizin tabirinizle ‘eski moda’ muhabirleri yerleştirin ki, gazetecilik görelim.

Hiç yorum yok: